Trump Geri Döndü: İklim Değişikliği ABD Seçim Sonuçlarını Neden Etkilemedi?

Trump’ın Zaferi ve İklim Politikalarının Geleceği

5 Kasım 2024 tarihinde yapılan ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump, Kamala Harris’e karşı zafer kazanarak çok tartışılan bir şekilde ABD’nin 47. Başkanı olarak seçildi. Bu seçim, sadece öne çıkan adayların politikaları açısından değil, aynı zamanda iklim değişikliğinin toplum üzerindeki etkisini sorgulatan bir olay olarak tarihe geçti. Özellikle Paris Anlaşması’ndan çekilmiş ve fosil yakıt yanlısı politikalarıyla bilinen Trump’ın, yeniden başkanlığa seçilmesi, çevre savunucularını ve bilim insanlarını endişeye sevk etti.

Donald Trump, görevde olduğu 2017-2021 döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmiş, fosil yakıtlara olan yatırımlarını artırmış ve yenilenebilir enerji projelerine karşı eleştirilerini sürdürmüştü. Yeniden başkan seçilmesiyle birlikte Trump’ın bu politikalarını devam ettirme sözü, ABD’nin iklim taahhütlerini ve Paris Anlaşması’na tekrar katılımını tartışmalı hale getirdi.

Trump, görevde olduğu süre boyunca enerji bağımsızlığı adına yerli fosil yakıt kaynaklarına yönelik yatırımları teşvik etti ve bu doğrultuda petrol ve doğal gaz çıkartma faaliyetlerini artırdı. Özellikle kömür sektörüne verdiği destekle bilinen Trump, bu enerji kaynağının ABD’nin enerji çıktısındaki yerini korumasını savundu. Bu politikalar, iklim değişikliği ile mücadelede ABD’nin rolü konusunda uluslararası alanda çok sayıda eleştiriye yol açtı.

Kamala Harris’in Yeşil Vizyonu ve Kaybın Nedenleri

Kamala Harris, seçim kampanyası sırasında iklim krizine karşı kapsamlı bir plan sunmuş ve temiz enerjiye geçişi hızlandırma sözü vermişti. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara yapılacak yatırımlarla yeni istihdam olanakları yaratmayı, karbon emisyonlarını azaltmayı ve ABD’yi sıfır karbon hedeflerine ulaştırmayı amaçlıyordu. Ancak bu vizyon, seçmenlerin ekonomik kaygıları ve enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle yeterince destek bulamadı.

Özellikle, 2024 yılında yaşanan enerji krizi, seçmenlerin iklim değişikliği politikalarını desteklemek yerine, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve ekonomik istikrar gibi daha acil meselelere odaklanmasına neden oldu. Harris’in yeşil vizyonu seçmenlerin bu endişelerine hitap edemedi ve Trump’ın ekonomi öncelikli mesajları daha çok yankı buldu.

Seçimde İklim Politikaları Neden Belirleyici Olmadı?

2024 seçimleri, iklim değişikliğinin seçmenlerin oy verme davranışında etkili olup olmadığını sorgulatan bir dönem olarak dikkat çekti. Anketlere göre, seçmenlerin büyük bir kısmı iklim değişikliğini önemli bir sorun olarak görse de, ekonomi, iş imkanları ve ulusal güvenlik gibi konuları daha öncelikli buldu. Ekonomik istikrarsızlık, enerji fiyatlarındaki oynaklık ve kültürel bölünmeler, iklim politikalarının seçmenlerin gözünde geri planda kalmasına neden oldu.

Trump’ın “Önce Amerika” sloganı altında öne çıkardığı ekonomik bağımsızlık, yerli enerji kaynakları ve iş imkanları yaratma vaatleri, birçok seçmenin endişelerine daha fazla hitap etti. Harris ise iklim krizine odaklanan mesajlarıyla genç seçmenlerden destek alsa da, bu destek yeterince geniş kitlelere ulaşamadı.

Trump’ın Dönüşü ve Paris Anlaşması’na Etkileri

Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ABD’nin rolü konusunda büyük soru işaretlerine yol açtı. Trump, 2017 yılında ABD’yi bu anlaşmadan çekmiş ve fosil yakıtlara dayalı enerji politikalarına geri dönmüştü. Yeniden başkanlık koltuğuna oturacak olması, ABD’nin iklim liderliğini ve uluslararası taahhütlerini tehlikeye sokabilir.

Bu durum, diğer ülkelerin iklim mücadelesindeki motivasyonunu da olumsuz etkileyebilir. ABD’nin Paris Anlaşması’na dönüşü konusunda yaşanacak belirsizlik, küresel iklim hedeflerinin gerçekleşmesini zorlaştırabilir ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin bu konuda atacağı adımları sınırlandırabilir.

COP29 ve ABD’nin Geleceği

Trump’ın zaferinin ardından, halen görevde olan Joe Biden’ın Kasım ayı sonunda gerçekleşecek olan COP29 İklim Zirvesi‘ne katılamayacağı açıklandı. Biden, başkanlık görevini devralırken, bu zirvede ABD’nin geleceğe dair iklim politikalarını belirlemesi bekleniyordu. Ancak Trump’ın gelişiyle birlikte ABD’nin bu politikadaki yönü belirsizliğe düştü.

Biden’ın Paris Anlaşması’na yeniden dahil olma süreci, iklim politikalarında umut verici bir adım olarak görülmüştü. Ancak Trump’ın başkanlık dönemine geri dönmesi, ABD’nin iklim krizine karşı savaşta tekrar geri adım atacağının bir işareti olabilir.

Sonuç Olarak

Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, ABD ve dünya için çevre politikaları açısından büyük bir belirsizlik yaratıyor. İklim değişikliğini önemseyen birçok seçmen için hayal kırıklığı olsa da, ekonomik kaygılar ve güvenlik konuları bu seçimde daha belirleyici oldu. Trump’ın fosil yakıt yanlısı politikaları ve Paris Anlaşması’ndan çekilme konusundaki duruşu, ABD’nin küresel iklim mücadelesindeki rolünü yeniden sorgulamasına neden olacak gibi gözüküyor.

ABD seçimlerinde iklim krizinin neden belirleyici bir faktör olamadığı sorusu, önümüzdeki yıllarda da tartışılmaya devam edecek.

Kaynaklar

https://www.washingtonpost.com/politics/2024/11/06/election-economy-climate-change/

https://www.nytimes.com/2024/11/06/us/politics/trump-wins-2024-election.html

https://www.bbc.com/news/world-us-canada-63284820

https://www.reuters.com/world/us/cop29-climate-summit-trump-return-2024-11-07/